Bu yılki performansları çok berbattı.
- Their performance that year was horrible.
Berbat bir hata yaptım.
- I've made a horrible mistake.
Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
Bu ilacın tadı çok kötü.
- This medicine tastes horrible.
Keşke bu korkunç yerden gidebilsem.
- I just wish we could leave this horrible place.
O, merdivenin tepesinde korkunç bir yüz gördü.
- He saw a horrible face at the top of the stairs.
Kendini çok berbat hissediyor olmalısın.
- You must feel horrible.
Bu ilacın tadı çok kötü.
- This medicine tastes horrible.
... But if you feel like organic, horrible camera work is what ...
... off with literally kind of a crappy camera, horrible sound. ...