İşlerin iyileşeceğini ummaya devam ediyoruz.
- I keep hoping that things will get better.
Ben Tom'la buluşacağımı ummaya devam ettim.
- I kept hoping I'd meet Tom.
Tom bir iş bulma ümidiyle Boston'a geldi.
- Tom came to Boston hoping to find a job.
Ummak bir strateji değildir.
- Hope is not a strategy.
Korku değil, umut insan ilişkilerinde yaratıcı ilkedir.
- Hope, not fear, is the creative principle in human affairs.
Ben sizin başarınız için umutluyum.
- I hope for your success.
Sanırım bu umut etmek için çok fazlaydı.
- I guess it was too much to hope for.
Artık bütün yapabileceğimiz Tom'un yapmaya söz verdiği şeyi yapmasını ümit etmektir.
- All we can do now is hope that Tom does what he's promised to do.
Bütün yapabileceğimiz ümit etmektir.
- All we can do is hope.
Hayat olduğu sürece, ümit vardır.
- As long as there's life, there is hope.
Hasta ümitsiz bir hasta.
- The patient is sick beyond all hope.
Sadako'nun şimdi yapabileceği bütün şey kağıttan vinçler yapmak ve bir mücize beklemekti.
- All Sadako could do now was to make paper cranes and hope for a miracle.
Emi'nin yakında ortaya çıkacağını umuyorum. Onu beklemekten usandım.
- I hope that Emi will appear soon. I'm tired of waiting for her.
Tom için yüksek emellerim var.
- I have high hopes for Tom.
Onun başaracağını umuyorum.
- I hope that he will succeed.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- While there is life, there is hope.
Umarım beklentilerinize göre yaşayabiliriz.
- I hope we can live up to your expectations.
A hoping situation is not yet desolate..
I'm hoping the weather will be sunny tomorrow..
There are two kinds of adventurers: those who go truly hoping to find adventure and those who go secretly hoping they won't. — William Trogdon.
We still have one hope left: my roommate might see the note I left on the table.
I still have some hope that I can get to work on time.
But now abideth faith, hope, love, these three; and the greatest of these is love. (1Cor. 13:13).
... So are you hoping for a place in Team GB and what would it ...
... ALAN RUSBRIDGER: That's what I was hoping you would say. ...