Tom'un hiç Fransızca bilmediğini gerçekten bilmiyordum.
- I honestly didn't know that Tom didn't know any French.
Gerçekten umurumda değil.
- I honestly don't care.
Son zamanlarda o öğrenci sınıf disiplinini bozuyor. Doğruyu söylemek gerekirse bu benim canımı sıkmaya başladı.
- Lately that student has been disruptive in class. Honestly it's beginning to worry me.
Aslında ben de gitmek istiyorum.
- Honestly, I would also like to go.
Dürüst olmak gerekirse bu aslında iyi ücretli bir iş değil.
- Honestly, this is not a really well-paying job.
Dürüstçe, saat kaça kadar yatmayı planlıyorsun? Zaten öğle oldu.
- Honestly, what time do you plan to sleep until? It's already noon!
Hiç evlenmek istemediğini bana dürüstçe söylüyor musun?
- Are you honestly telling me you never want to get married?
Ben buna dürüst olarak inanıyorum.
- I honestly believe this.
Dürüst olarak, onun ben olmadığını söyleyebilirim.
- I can honestly say it wasn't me.
Doğrusu hiçbir fikrim yok.
- I honestly have no idea.
Doğrusu, endişelenecek bir şey yok.
- Honestly, there's nothing to worry about.
Tom'un gerçeği söylediğine sahiden inanıyor musun?
- Do you honestly believe Tom is telling the truth?
Bill her zaman dürüsttür.
- Bill is honest all the time.
Ben dürüst bir insanım.
- I am an honest person.
Ben namuslu bir kişiyim.
- I am an honest person.
Tom'un gerçeği söylediğine sahiden inanıyor musun?
- Do you honestly believe Tom is telling the truth?
Dürüst olmak gerekirse, daha önce bu yeri hiç duymadım.
- To be honest, I've never heard of this place before.
Dürüst olmak gerekirse, onun konuşmaları her zaman bir sıkıntı.
- To be honest, his talks are always a bore.
Doğrusu Tom'un ortaya çıkacağını düşünmemiştim.
- I honestly didn't think Tom would show up.
Doğrusu hepimiz biraz korktuk.
- We're all a little scared, to be honest.
Doğrusu, endişelenecek bir şey yok.
- Honestly, there's nothing to worry about.
Doğrusu Tom'un ortaya çıkacağını düşünmemiştim.
- I honestly didn't think Tom would show up.
Nefret ettiğin bir şeyde başarılı olmaktansa sevdiğin bir şeyde başarısız olmanın daha iyi olduğunu içtenlikle düşünüyorum.
- I honestly think it's better to be a failure at something you love than to be a success at something you hate.
Tom'a dürüst olmamız gerektiğini gerçekten düşünüyorum.
- I really think we need to be honest with Tom.
Doğrusu, seni gerçekten seviyorum.
- Honestly, I really like you.
Bildiğim kadarıyla, o dürüst ve güvenilir.
- As far as I know, he is honest and reliable.
Eğer yanılmıyorsam, o dürüst ve güvenilir.
- To the best of my knowledge, he is honest and reliable.
Honestly, I didn't believe a word she said.
Honestly! I want to finish this work and you keep interrupting.
He answered the questions honestly.
an honest account of events; honest reporting.
an honest day's work.
an honest scale.
an honest dollar.
Has the prime minister been honest with us?.
... ISSA RAE: Honestly, I'm always looking to try to be ahead of ...
... But honestly, if you really want to make your mark and you ...