Tom isn't as tolerant as I am.
- Tom benim kadar hoşgörülü değil.
Tom isn't very tolerant.
- Tom çok hoşgörülü değil.
Tom gave a little indulgent smile.
- Tom biraz hoşgörülü bir gülümseme verdi.
Tom is quite helpful, indulgent even.
- Tom oldukça faydalı, üstelik hoşgörülü.
He is a very decent fellow.
- O, çok hoşgörülü bir adamdır.
As he grew older, he became gentler.
- Yaşlandıkça, daha hoşgörülü oldu.
Tom is too lenient with his students.
- Tom öğrencilerine çok hoşgörülü.
I'm not always so lenient.
- Her zaman çok hoşgörülü değilim.
I have no tolerance of cowards.
- Korkaklara hiçbir hoşgörüm yok.
Drugs can cause both dependency and tolerance.
- İlaçlar hem bağımlılık hem de hoşgörüye sebep olabilir.
Thank you for your indulgence.
- Hoşgörününüz için size teşekkür ederim.
Do not mistake patience for forbearance.
- Sabrı hoşgörü ile karıştırmayın.
I thank you for your leniency.
- Hoşgörün için sana teşekkür ederim.