Tom oldukça iyi bir smaçör.
- Tom is a pretty good hitter.
Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için aniden frene bastı.
- Tom suddenly slammed on the brakes to avoid hitting a dog.
Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için yoldan çıktı.
- Tom swerved off the road to avoid hitting a dog.
Ooo! Yukiko! O acıtıyor! Bana yumruklarınla vurmaktan vazgeç!
- Ow! Yukiko! That hurts! Quit hitting me with your fists!
Tom amacının bana vurmak olmadığını söyledi.
- Tom said he didn't mean to hit me.
Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için aniden frene bastı.
- Tom suddenly slammed on the brakes to avoid hitting a dog.
Köpeğe çarpmayı engellemek için yoldan çıkmak zorunda kaldım.
- I had to swerve to avoid hitting the dog.
Uçak birkaç hava boşluğuna isabet etti.
- The plane has hit several air pockets.
Neyse ki, köpekbalığı ısırığı herhangi bir büyük artere isabet etmedi.
- Fortunately, the shark bite didn't hit any major arteries.
Sami iki yumrukla Layla'yı dövdü.
- Sami hit Layla with both fists.
Ooo! Yukiko! O acıtıyor! Bana yumruklarınla vurmaktan vazgeç!
- Ow! Yukiko! That hurts! Quit hitting me with your fists!
Tom Mary'ye vurmak istedi fakat John onu durdurdu.
- Tom wanted to hit Mary, but John stopped him.
Ben gerçekten birine vurmalıyım.
- I really need to hit somebody.
Tom oldukça iyi bir smaçör.
- Tom is a pretty good hitter.
Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
- We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
8.8 büyüklüğündeki büyük deprem bugün Japon adalarını vurdu.
- A massive earthquake of magnitude 8.8 hit the Japanese islands today.
Ooo! Yukiko! O acıtıyor! Bana yumruklarınla vurmaktan vazgeç!
- Ow! Yukiko! That hurts! Quit hitting me with your fists!
Sami iki yumrukla Layla'yı dövdü.
- Sami hit Layla with both fists.
İlk atışta tur vuruşunu yaptı.
- He hit a home run in the first inning.
Zamanında vuruş olmasaydı, bizim takım oyunu kaybetmiş olurdu.
- If it had not been for his timely hit, our team would have lost the game.
bir kızı götürmek.
Onun son oyunu büyük bir başarıydı.
- His last play was a big hit.
Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı.
- Everybody expected the musical to be a great hit, but it was far from being a success.
Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.
- I happened along when the car hit the boy.
Mary ona vurmadığı için Tom şanslıydı.
- Tom was lucky that Mary didn't hit him.
Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı.
- Everybody expected the musical to be a great hit, but it was far from being a success.
Bir taşla iki kuş vurdu.
- He hit two birds with one stone.
Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
- A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
The runners will be going on the hitter's count.
Aluminum bats, which had replaced wood in the college game in 1974, were so potent they made Babe Ruths out of banjo hitters.
Hit me.
We hit the grocery store on the way to the park.
The economy was hit by a recession.
Hit him tonight and throw the body in the river.
The hit was very slight.
I'd hit that.
The catcher got a hit to lead off the fifth.
My site received twice as many hits after being listed in a search engine.
He's throwing a no-hitter!.
Not many pitchers can say they threw two no-hitters in their career.
I'll be sending a pinch hitter to do the presentation because I have the flu.