hissederek

listen to the pronunciation of hissederek
Türkçe - İngilizce
feeling

Feeling the house shake, I ran outside. - Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.

Feeling the house shake, I ran out into the street. - Evin sallandığını hissederek caddeye doğru koştum.

sensing
sentient
hisset
{f} felt

I felt the house shake a little. Didn't you? - Ben evin biraz sallandığını hissettim, sen hissetmedin mi?

She felt uneasy when the children did not come home. - Çocuklar eve gelmediği zaman huzursuz hissetti.

hisset
{f} feeling

I was not feeling very hungry. - Çok aç hissetmiyordum.

Tom wasn't feeling particularly talkative. - Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.

hisset
{f} sensing

Sensing danger, he ran away. - Tehlikeyi hissetti, kaçtı.

hisset
{f} feel

People with amputated limbs continue to feel them as if they were still there. - Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.

I find it necessary to be able to say what I feel. - Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.

Türkçe - Türkçe

hissederek teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

HİSSET
(Osmanlı Dönemi) Cimrilik. Bahillik. Tamahkârlık
HİSSET
(Osmanlı Dönemi) Alçaklık
hisset
Cimrilik, pintilik
hisset
Cimri
hissederek