Tom'un yürüyüş yapmaktan hoşlandığını düşünmüyorum.
- I don't think Tom enjoys hiking.
Ben dağlarda yürümekten hoşlanırım.
- I like to hike in the mountains.
Tom, Mary'ye bir gezintiye çıkmayı söyledi.
- Tom told Mary to take a hike.
Muhtemelen gezintiden sonra biraz yorgun olacağız.
- We'll probably be a bit tired after the hike.
Yürüyüşe çıkmak için mükemmel bir gün.
- It's a perfect day for a hike.
Yürüyüşe çıkmak için en iyi mevsim sonbahardır.
- Autumn is the best season for going on hikes.
O, hasta olduğu için yürüyüşe gidemedi.
- He could not go on the hike because he was ill.
Dağda bazı yürüyüşçülerle karşılaştım.
- I met some hikers on the mountain.
Leyla uzun yürüyüşünü bitirdi.
- Layla finished her long hike.