John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
- John is not as old as Bill; he is much younger.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Biz ondan çok şey bekliyoruz.
- We expect much of him.
İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.
- That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach.
Tom ve Mary'nin pek çok ortak şeyleri yoktur.
- Tom and Mary don't have much in common.
Bana pek mantıklı gelmiyor fakat Tom koleje gitmemeye karar verdi.
- It doesn't make much sense to me, but Tom has decided not to go to college.
Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar?
- About how much would it cost to have this chair repaired?
Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?
- How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?
Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.
- A dog's sense of smell is much keener than a human's.
Ben köpekleri çok severim.
- I like dogs very much.
Bilmen gereken her şey hemen hemen bu.
- That's pretty much everything you need to know.
O iş hemen hemen bitti.
- That job is pretty much finished.