heykelci

listen to the pronunciation of heykelci
Türkçe - İngilizce
sculptor yontucu, heykeltıraş
sculptor; sculptress
seller of sculptures
sculptor
heykel
sculpture

I really can't understand modern sculpture. - Modern heykeltıraşlığı gerçekten anlayamıyorum.

The children made sculptures out of wire. - Çocuklar telden heykeller yaptı.

heykel
{i} statue

They erected a statue in memory of Gandhi. - Onlar Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.

The bronze statue looks quite nice from a distance. - Bronz heykel uzaktan oldukça güzel görünüyor.

heykelci kalemi
sculptor's chisel
heykel
sculpt

I really can't understand modern sculpture. - Modern heykeltıraşlığı gerçekten anlayamıyorum.

He went to art school to study painting and sculpture. - O, resim ve heykel eğitimi için sanat okuluna gitti.

heykel
image

The sculptor carved wood into an image of Buddha. - Heykeltıraş ahşabı Buda'nın görüntüsü şeklinde oydu.

heykel
sculpture, piece of sculpture
heykel
monument
heykel
eikon
heykel
sculp

The sculptures are of great value. - Heykeller çok değerlidir.

The children made sculptures out of wire. - Çocuklar telden heykeller yaptı.

heykel
abstract
heykel
sculptural
heykel
sculpturing
heykel
effigy
heykel
statue yontu
heykel
statuary
heykel
iconography
heykel
gargoyle
Türkçe - Türkçe
Heykel yapan sanatçı, heykeltıraş, yontucu
heykelci kalemi
Heykelcilerin taş, kil, alçı gibi gereçleri biçimlendirmek için kullandıkları kesici, düzeltici ve yontucu araç
HEYKEL
(Osmanlı Dönemi) Büyük bina, anıt, büyük ve yüksek yapı, âbide
HEYKEL
(Osmanlı Dönemi) Taş, tunç, kil ve alçı gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğurulup, pişirilerek yapılan insan, hayvan vs. şekli
HEYKEL
(Osmanlı Dönemi) Mc: Soğuk ve duygusuz kimse
HEYKEL
(Osmanlı Dönemi) Güzel ve yakışıklı kişi
Heykel
statü
Heykel
anak
Heykel
yontu
Heykel
burkhan
Heykel
bediz
heykel
Taş, tunç, bakır, kil, alçı gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğrulup pişirilerek biçimlendirilen eser, yontu
heykel
Taş, tunç, bakır, kil, alçı gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğrulup pişirilerek biçimlendirilen eser, yontu: "Harabenin ortasında bir Afrodit heykeli bulunduğunu hayal meyal hatırlıyor."- R. H. Karay
heykelci