Tom said that he was willing to do that.
- Tom onu yapmaya hevesli olduğunu söyledi.
Sami was willing to do that.
- Sami onu yapmak için hevesliydi.
I'm not keen on this kind of music.
- Bu tür müziğe hevesli değilim.
Sami was very keen on hunting.
- Sami avlanmaya çok hevesliydi.
She's an avid art collector.
- O, hevesli bir sanat koleksiyoncusu.
Tom is an avid arts supporter.
- Tom hevesli bir sanat destekçisidir.
Tom seems to be enthusiastic.
- Tom hevesli görünüyor.
Tom isn't very enthusiastic, is he?
- Tom çok hevesli değil, değil mi?
Young people are eager to go abroad.
- Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli.
He is very eager to go there.
- Oraya gitmeye çok hevesli.
He is anxious to please everybody.
- O, herkesi memnun etmeye hevesli.
He is anxious to go to America.
- O, Amerika'ya gitmek için hevesli.
Tom seems to be enthusiastic.
- Tom hevesli görünüyor.
Tom didn't sound as enthusiastic as Mary.
- Tom Mary kadar hevesli görünmüyordu.
My brother is keen on collecting stamps.
- Erkek kardeşim pul toplama heveslisidir.
Sami was very keen on hunting.
- Sami avlanmaya çok hevesliydi.