hesaba

listen to the pronunciation of hesaba
Türkçe - İngilizce
be accounted for
hesaba katmak
regard
hesaba katmak
consider

That's a lot to consider. - O hesaba katmak için çok fazla.

hesap
account

She was asked to account for her conduct. - Ona davranışı için hesap soruldu.

Here's my account number. - İşte benim hesap numaram.

hesap
calculation

I've been doing some calculations. - Bazı hesaplamalar yapmaktayım.

Tom did a quick calculation in his head. - Tom kafasında hızlı bir hesaplama yaptı.

hesaba katmak
take into account
hesaba katma
account

When you criticize his work, you should take into account his lack of experience. - Onun çalışmalarını eleştirirken henüz tecrübesiz olduğunu hesaba katmalısın.

In judging his work, we must take his lack of experience into account. - İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.

hesaba katma
allowance

You must make allowance for his lack of experience. - Onun tecrübe eksikliğini hesaba katmalısın.

You must make allowance for his inexperience. - Onun deneyimsizliğini hesaba katmalısın.

hesaba katma
taking into account
hesaba katmak
count
hesaba katılmak
To take into account
hesaba çekilmek
To be judged
hesaba almak
to take into account, to allow for, to make allowances for
hesaba gelmez
countless
hesaba geçirilebilir
chargeable
hesaba geçirmek
to enter to an account
hesaba katma
considering
hesaba katma
count

We had to count on our strength only. - Sadece gücümüzü hesaba katmalıydık.

Do you want me to count these? - Bunları hesaba katmamı istiyor musun?

hesaba katmadan
irrespective of
hesaba katmak
figure on
hesaba katmak
allow
hesaba katmak
reckon among
hesaba katmak
make allowance for
hesaba katmak
(zarar) set off
hesaba katmak
to take into account, to take into consideration, to allow for sb/sth, to make allowances for, to reckon with, to take account of sth, to consider
hesaba katmak
take account of
hesaba katmak
reckon with
hesaba katmak
bargain for
hesaba katmak
reckon in
hesaba katmamak
reckon without
hesaba katmamak
to reckon without, to exclude
hesaba katmamak
leave out of account
hesaba katmamak
take no account of
hesaba katmamak
not to consider
hesaba katılmamış
unaccounted-for
hesaba katılmayan
unappreciated
hesaba katılmış
calculated
hesaba servis ücreti dahil mi
Does the bill include the service charge
her şeyi hesaba katan
circumspect
her şeyi hesaba katarak
all-round
her şeyi hesaba katarak
on the whole
her şeyi hesaba katarak
all in all
her şeyi hesaba katarak
all around
hesap
{i} estimate

Isaac Newton was the first person to estimate the mass of the Sun. - İsaac Newton, Güneş'in kütlesini ilk hesaplayan kişiydi.

hesap
score
hesap
count

He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records. - O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.

Abacuses are counting devices. - Abaküsler hesaplama aracıdır.

hesap
bill

He was not satisfied with the final bill. - Son hesaptan memnun değildi.

The bill came to over $25. - Hesap 25 dolardan fazla geldi.

hesap
computation
hesaba katmak
think of
hesap
bill, check, tab (in a restaurant, bar, etc.)
hesap
sum
hesap
statement

Statements will be mailed every quarter. - Hesap özetleri her üç ayda bir gönderilecektir.

hesap
sums
hesap
debt
hesaba katmak
mark
hesaba katmak
keep in mind
hesaba katmak
count in
hesaba katmak
bear in mind
hesaba katmak
consist of
hesap
accounts

Tom cleaned out his bank accounts and disappeared. - Tom banka hesaplarını boşaltıp ortadan kayboldu.

Do you two have separate bank accounts? - Siz ikinizin ayrı banka hesapları var mı?

hesap
check

Tom double-checked his bank balance before writing the check. - Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.

Have you checked your calculations? - Hesapları kontrol ettin mi?

hesap
(Ticaret) facility
hesap
(Bilgisayar) calc

The calculator on the table is mine. - Masanın üstündeki hesap makinesi benim.

To calculate the volume, multiply the length by the width by the depth. - Hacimi hesaplamak için uzunluğu genişlikle ve derinlikle çarp.

hesap
recital
hesap
(Ticaret) balance

What's my bank balance this month? - Bu ay benim hesap bakiyem nedir?

Tom double-checked his bank balance before writing the check. - Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.

hesap
tally
hesap
cipher
hesap
calculate

To calculate the capacity, multiply the length by the width by the depth. - Kapasiteyi hesaplamak için, uzunluğu genişlikle derinlikle çarpın.

I cannot calculate the final cost until I talk with our contractors. - Ben müteahhitlerle konuşuncaya kadar nihai maliyeti hesaplayamam.

hesaba katmak
take into consideration
hesaba katmak
allow for
hesaba katmak
count on
hesap
calculus
hesap
tab

The calculator on the table is mine. - Masadaki hesap makinesi benim.

hesaba katmak
provide for
hesap
accountable to
l. hesaba koymak
l. To put into account
hesap
calculation, computation
hesap
arithmetic
hesap
(Hukuk) account, bill
hesap
settling
hesap
plan, expectation
hesap
calculating

Primitive calculating machines existed long before computers were developed. - İlkel hesap makineleri, bilgisayarlar geliştirilmeden uzun zaman önce vardı.

Tom didn't want to waste any more time calculating how much time had been wasted. - Tom ne kadar zamanın boşa harcandığını hesaplamada daha fazla zamanı boşa harcamak istemedi.

hesap
account, financial record
hesap
reckoning
hesap
calculation, calculus, computation; account; bill, check; estimate; arithmetic
hesap
counting

Tom was counting on Mary to help him get ready for the party. - Tom Mary'nin, parti hazırlığı için ona yardım edeceğini hesaplamıştı.

Abacuses are counting devices. - Abaküsler hesaplama aracıdır.

hesap
account, money owed or on deposit
Türkçe - Türkçe

hesaba teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

hesap
Oranlama, tahmin: "Evdeki hesap çarşıya uymaz."- Atasözü
hesap
Bir girişimin, bir işin başarıya ulaşması için alınan önlemlerin bütünü
hesap
"Tutum", "durum" veya "anlayış" anlamına gelir
hesap
Alacaklı veya borçlu olma durumu: "Al eline kalemi, şu benim hesapları görüver."- S. F. Abasıyanık. Ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon
hesap
Matematiksel işlem
hesap
Tutum, durum, anlayış
hesap
Ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon
hesap
Oranlama, tahmin
hesap
Bankadaki işlemlerin yapılabilmesi için kişi, kurum ve kuruluşlar adına düzenlenen çizelge
hesap
Aritmetik
hesap
Alacaklı veya borçlu olma durumu
hesap
Bir girişimin, bir işin başarıya ulaşması için alınan önlemlerin bütünü: "Harbe nasıl, niçin ve ne hesapla girmiştik?."- F. R. Atay
hesaba