That's a lot to consider.
- O hesaba katmak için çok fazla.
You must make allowance for his lack of experience.
- Onun tecrübe eksikliğini hesaba katmalısın.
You must make allowance for his inexperience.
- Onun deneyimsizliğini hesaba katmalısın.
We had to count on our strength only.
- Sadece gücümüzü hesaba katmalıydık.
Tom hadn't counted on this.
- Tom bunu hesaba katmamıştı.
We must take his youth into account.
- Biz onun gençliğini hesaba katmalıyız.
In judging his work, we must take his lack of experience into account.
- İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.