Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
- Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
- Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
Mr. Kaifu is used to making speeches in public.
- Bay Kaifu herkesin içinde konuşmalar yapmaya alışkındır.
It is hard to speak in public.
- Herkesin içinde konuşmak zordur.
He was laughed at in public.
- Herkesin önünde ona gülündü.
Don't swear in public.
- Herkesin önünde küfretmeyin.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
Everybody's waiting for you.
- Herkes seni bekliyor.
They all looked happy.
- Herkes mutlu görünüyordu.
The law is equal for all.
- Kanun herkes için aynıdır.
Anyone can do it if they try.
- Bunu herkes yapabilir, denedikleri sürece.
Tom doesn't seem to get along well with anyone.
- Tom, herkesle iyi geçiniyor gibi görünmüyor.
Everybody in the room knew each other.
- Odadaki herkes birbirini tanıyordu.
I wanted everyone to get along with each other.
- Herkesin birbiriyle iyi geçinmesini istedim.
I'll take whoever wants to go.
- İsteyen herkesi götüreceğim.
You may invite whoever wants to come.
- Gelmek isteyen herkesi davet edebilirsin.
A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world!
- Mutlu Noeller herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı!
I am as light as a feather, I am as happy as an angel, I am as merry as a school-boy. I am as giddy as a drunken man. A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world.
- Ben tüy kadar hafifim, bir melek kadar mutluyum, bir okul çocuğu kadar neşeliyim. Sarhoş bir adam kadar sersemim. Mutlu bir Noel herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı.
Thank you one and all.
- Herkese teşekkür ederim.
Anybody and everybody wants to go abroad.
- Herhangi biri ve herkes yurtdışına gitmek ister.
Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
- Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
Shy children never laugh until everyone else does.
- Utangaç çocuklar herkes gülene kadar asla gülmezler.
Why don't you hang around a while after everyone else leaves so we can talk?
- Herkes gittikten sonra biz konuşabilelim diye neden bir süre oyalan mıyorsun?
If you buddy up to everybody and anybody, pretty soon people will think you're just a people-pleaser.
- Eğer herkesle ve herhangi biriyle arkadaş olursan, çok geçmeden insanlar senin insanları memnun eden biri olduğunu düşünecekler.
Tom thinks people shouldn't eat in public.
- Tom insanların herkesin önünde yemek yememeleri gerektiğini düşünüyor.
The committee stayed up late last night trying to work out measures that would please everyone.
- Komite herkesi memnun edecek önlemleri düzenlemek için dün gece geç saatlere kadar yatmadı.
Christopher Columbus, as everyone knows, is honored by posterity because he was the last to discover America.
- Herkesin bildiği gibi Christopher Columbus, Amerika'yı en son keşfeden olduğu için sonraki kuşaklar tarafından onurlandırıldı.