herkes

listen to the pronunciation of herkes
Türkçe - İngilizce
everyone

Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests. - Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.

Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work. - Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.

everybody

Everybody's waiting for you. - Herkes seni bekliyor.

Everybody knows the news. - Herkes haberi biliyor.

anyone

He is richer than anyone else in this town. - O bu şehirdeki başka herkesten daha zengindir.

Tom is better at science than anyone else in his class. - Tom Fen dersinde kendi sınıfındaki herkesten daha iyidir.

each

Everybody hates each other now. - Artık herkes birbirinden nefret ediyor.

I wanted everyone to get along with each other. - Herkesin birbiriyle iyi geçinmesini istedim.

high and low
young and old
whoever

His parents helped whoever asked for their help. - Onun ebeveynleri yardımlarını isteyen herkese yardım etti.

You may give this picture to whoever wants it. - Bu resmi isteyen herkese verebilirsin.

all the world

I am as light as a feather, I am as happy as an angel, I am as merry as a school-boy. I am as giddy as a drunken man. A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world. - Ben tüy kadar hafifim, bir melek kadar mutluyum, bir okul çocuğu kadar neşeliyim. Sarhoş bir adam kadar sersemim. Mutlu bir Noel herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı.

A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world! - Mutlu Noeller herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı!

everybody, everyone
all hands
every damned one
to a man
everybody, everyone, all
one and all

Thank you one and all. - Herkese teşekkür ederim.

anybody

The giant was not loved by anybody. - Dev herkes tarafından sevilmiyordu.

Tom and Mary are both very kind and will help anybody who asks. - Tom ve Mary hem çok nazikler hem de isteyen herkese yardımcı olacaklar.

all

They all looked happy. - Herkes mutlu görünüyordu.

They all laughed at his error. - Herkes onun hatasına güldü.

people

If you buddy up to everybody and anybody, pretty soon people will think you're just a people-pleaser. - Eğer herkesle ve herhangi biriyle arkadaş olursan, çok geçmeden insanlar senin insanları memnun eden biri olduğunu düşünecekler.

Everybody is supposed to know the law, but few people really do. - Herkesin hukuku bilmesi gerekiyor ama birkaç kişi gerçekten biliyor.

every mother's son
everyone else

Why don't you hang around a while after everyone else leaves so we can talk? - Herkes gittikten sonra biz konuşabilelim diye neden bir süre oyalan mıyorsun?

Everyone else waited. - Başka herkes bekledi.

everybodys
the whole caboodle
all and sundry
last

Everybody knows that he is the last man to break his promise. - Herkes onun sözünden dönecek son adam olduğunu bilir.

The committee stayed up late last night trying to work out measures that would please everyone. - Komite herkesi memnun edecek önlemleri düzenlemek için dün gece geç saatlere kadar yatmadı.

every man jack
herkes için
(Bilgisayar) anyone's use
herkes kadar iyi
(deyim) with the best of them
herkes tarafından bilinen
in the limelight
Herkes bu konuyu konuşuyor
(Atasözü) I heard it through the grapevine
herkes ayağa kalksın
rise
herkes başka bir hava çalıyor
(Konuşma Dili) Nobody is paying any attention to anybody else
herkes bildiğini okur
(Atasözü) People will do things as they think best despite the advice of others
herkes bulabilir
(deyim) up for grabs
herkes ektiğini biçer
(deyim) one reaps what one sows
herkes elde edebilir
(deyim) up for grabs
herkes gider Mersin'e, biz gideriz tersine
(Konuşma Dili) Something must be wrong, because we're out of step with everyone else
herkes hata yapabilir
homer sometimes nods
herkes için ben ödüyorum
I am paying for everyone
herkes iş başına
(deyim) all hands to the pumps
herkes kapabilir
(deyim) up for grabs
herkes kendi
respective
herkes kendi aklını beğenir
(Atasözü) Everybody prefers his own opinion
herkes kendi hesabını ödemek
go dutch
herkes konu seçebilir
(Bilgisayar) settopic anyone
herkes onu hor görüyor
he's an object of scorn
herkes silah başına
(Avcılık) all hands to quarters
herkes tarafından alınabilir
(deyim) up for grabs
benden başka herkes
everyone but me
bütün herkes bakımından geçerli
(Hukuk) erga omnes
genellikle herkes
people at large
katılan herkes
all comers
nerdeyse herkes
almost everbody
nerdeyse herkes
nearly everybody
Türkçe - Türkçe
İnsanların bütünü
İnsanların bütünü: "Neylersin ölüm herkesin başında / Uyudun uyanmadın olacak."- C. S. Tarancı
Olur olmaz kimseler
Olur olmaz kimseler: "Rastgele herkes nasihat vermeye başlamıştır."- B. Felek
cümle alem
ortalık
kâinat
herkes