Tom can sleep anywhere.
- Tom her yerde uyuyabilir.
Injustice anywhere is a threat to justice everywhere.
- Herhangi bir yerdeki adaletsizlik her yerdeki adalet için bir tehdittir.
I've looked all over for Tom, but I can't find him.
- Tom'u her yerde aradım ama bulamadım.
I searched all over for Tom.
- Tom için her yerde araştırma yaptım.
These are on sale everywhere.
- Bunlar her yerde satılıyor.
They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere.
- Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.
We all searched high and low for the missing documents, but they were never found.
- Biz hepimiz eksik belgeleri her yerde aradık ama onlar asla bulunmadı.
We've searched high and low for this book.
- Her yerde bu kitabı aradık.
The rumor spread far and wide.
- Söylenti her yerde yayıldı.
These are on sale everywhere.
- Bunlar her yerde satılıyor.
They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere.
- Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.
His daughter is eager to go with him anywhere.
- Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere.
- Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.
The branch offices of the bank are located all over Japan.
- Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
He had bruises all over after the fight.
- Uçuştan sonra her yerde morlukları vardı.
There were flowers all around.
- Her yerde çiçekler vardı.
He left his books all around the house.
- O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.