They want, above all things, to live in peace.
- Onlar, her şeyden önce, barış içinde yaşamak istiyor.
Television shows violence, which influences, above all, younger people.
- Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler.
First of all, I would like to thank you for your hospitality.
- Her şeyden önce, konukseverliğin için sana teşekkür etmek istiyorum.
Write your name, first of all.
- Her şeyden önce, adınızı yazın.