Tell Tom everything's fine.
- Tom'a herşeyin yolunda olduğunu söyle.
I find it boring everything I do not fall in love with.
- Aşık olmadığım herşeyi sıkıcı buluyorum.
Put everything in my basket.
- Her şeyi sepetime koy.
The customer rejected everything that I showed her.
- Müşteri, gösterdiğim her şeyi reddetti.
He values honor above anything else.
- O, onura her şeyden daha çok değer verir.
This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!
- Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.
All you have to do is sign this paper.
- Yapmanız gereken her şey bu evrakı imzalamaktır.
One will be judged by one's appearance first of all.
- Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.
Only God is omnipotent.
- Sadece Tanrı her şeye gücü yetendir.
How many omnivorous children are patients in hospital?
- Hastanede her şeyi yiyen kaç çocuk hasta var?