hepsini

listen to the pronunciation of hepsini
Türkçe - İngilizce
(fiillerle) up
hep
always

She always looks pale. - O hep soluk görünüyor.

I'm always bored with films that have little action. - Çok fazla aksiyon içermeyen filmlerde hep sıkılırım.

hep
all the time

I do it all the time. - Ben bunu hep yaparım.

If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time? - Evren yıldızlarla doluysa, neden onların hepsinden gelen ışık tüm gökyüzünü sürekli parlatmıyor?

hepsini kullanmak
ladle out
hepsini satmak
close out
hepsini satmak
sold out
hepsini satmak
(Ticaret) sell out
hepsini satıp bitirmek
sell off
hepsini toplasan
in all
hepsini yazmak
write out
hepsini çektirmek
ladle out
hepsini alma
sweep
hepsini almak
sweep
hepsini bir kez dene
(Bilgisayar) round robin
hepsini birer kez dene
(Bilgisayar) round robin
hepsini geri al
(Bilgisayar) undo all
hepsini kazanmak
sweep the stakes
hepsini paylaştırma
(Bilgisayar) unshare all
hepsini öldürmek
kill off
hep
always, all the time, for ever, forever; all, the whole
hep
every time

Every time I read this novel, I find it very interesting. - Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.

hep
throughout
hep
(deyim) in common with
hep
(Konuşma Dili) until hell freezes over
hep
forever

I've waited forever for this day to come. - Hep bugünün gelmesini bekledim.

hep
ever after

And they all lived happily ever after. - Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.

hep
(Konuşma Dili) till hell freezes over
hep
ever

I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it. - Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.

I had a lot of money, but spent everything. - Çok param vardı ama hepsini harcadım.

hep
ay
hep
night and day
hep
entirely, altogether (usually translates as "all"): Biz hep aynı sınıftayız. We're all in the same class. Bunu hep Fatma yaptı. Fatma did all this
hep
evermore
hep
omni

This is an omnivorous species. - Bu hepçil bir türdür.

Wolverine is omnivorous. - Porsuk bir hepçildir.

hep
always: Cuma akşamları hep adaya giderdik. On Friday evenings we'd always go to the island
hep
routinely
hep
used in: hepimiz all of us. hepiniz all of you. onların hepsi all of them. onun hepsi all of it
hep
wholly
hep
all

All is completed with this. - Hepsi bununla tamamlandı.

He is the heaviest of us all. - O hepimizin en ağırıdır.

İngilizce - Türkçe

hepsini teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

hep
baht
hep
açıkgöz
hep
uyanık
hep
talih
hep
şans
hep
argo açıkgöz
hepsini