I've always wondered what it'd be like to have siblings.
- Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
Tom always insists that he's right even when we all know that he's wrong.
- Hepimiz onun hatalı olduğunu bilsek bile, Tom her zaman haklı olduğunu iddia eder.
I don't understand. Why do you hang out with her all the time?
- Anlamıyorum. Niye hep onunla takılıyorsun?
The weather today is great, but lately it's been raining all the time.
- Bugün hava harika fakat bu günlerde hep yağmur yağdı.
Every time I read this novel, I find it very interesting.
- Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.
I've waited forever for this day to come.
- Hep bugünün gelmesini bekledim.
And they all lived happily ever after.
- Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
I had a lot of money, but spent everything.
- Çok param vardı ama hepsini harcadım.
Not every student went there yesterday.
- Dün oraya öğrencilerin hepsi gitmedi.
This is an omnivorous species.
- Bu hepçil bir türdür.
Wolverine is omnivorous.
- Porsuk bir hepçildir.
All is completed with this.
- Hepsi bununla tamamlandı.
She made coffee for all of us.
- O hepimiz için kahve yaptı.