All of you are familiar with the truth of the story.
- Hepiniz gerçek hikayeyi biliyorsunuzdur.
All of you did good work.
- Hepiniz iyi iş yaptınız.
I've always wondered what it'd be like to have siblings.
- Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
She always looks pale.
- O hep soluk görünüyor.
I do it all the time.
- Ben bunu hep yaparım.
If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time?
- Evren yıldızlarla doluysa, neden onların hepsinden gelen ışık tüm gökyüzünü sürekli parlatmıyor?
Every time I read this novel, I find it very interesting.
- Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.
I've waited forever for this day to come.
- Hep bugünün gelmesini bekledim.
And they all lived happily ever after.
- Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
Why would you ever want to work on Wall Street?
- Neden hep Wall Street'te çalışmak istersin?
Thank you, everybody. Thank you so much.
- Hepinize teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.
Wolverine is omnivorous.
- Porsuk bir hepçildir.
This is an omnivorous species.
- Bu hepçil bir türdür.
He is the heaviest of us all.
- O hepimizin en ağırıdır.
There was food enough for us all.
- Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.