Kendini tutmak zorundasın.
- You have to hold back.
Polisler kalabalığı geride tuttu.
- The police held back the crowd.
Polis protestocuları geri tuttu.
- The police held back the protesters.
Kendini tutmak zorundasın.
- You have to hold back.
Kız gözyaşlarını tutmak için çok gayret etti.
- The girl tried hard to hold back her tears.
Kendini tutmak zorundasın.
- You have to hold back.
Kız gözyaşlarını tutmak için çok gayret etti.
- The girl tried hard to hold back her tears.
He's a year older than his classmates because he was held back in second grade.
Don't hold back. Hit it as hard as you can.
The dam can't hold back that much water.