Öyle söylemesi onun düşüncesizliğidir.
- It's thoughtless of her to say so.
Tom düşüncesizdi, değil m?
- Tom was thoughtless, wasn't he?
Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
- I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
Uyarıya dikkat etmediler.
- They gave no heed to the warning.
Onun tavsiyesine dikkat et.
- Take heed of her advice.
Uyarıya dikkat etmediler.
- They gave no heed to the warning.
Onun tavsiyesine dikkat et.
- Take heed of her advice.
Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
- I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
Uyarıya dikkat etmediler.
- They gave no heed to the warning.
Adam onun yüksek sesle protestosuna aldırmadı.
- The man gave no heed to her loud protest.
Sağlıklı kalmak istiyorsan, bir blogcunun tavsiyesine aldırma.
- If you want to stay healthy, don't heed the advice of a blogger.
O herhangi bir tavsiyeye kulak vermez.
- He doesn't heed any advice.
Sing we joyous, all together, heedless of the wind and weather.
Then for a few minutes I did not pay much heed to what was said, being terribly straitened for room, and cramped with pain from lying so long in one place.