Bu hangi başlığın altında toplanıyor?
- What heading does this come under?
Hata onun kafasına mal oldu.
- The mistake cost him his head.
Bir fincan kahve kafamı aydınlattı.
- A cup of coffee cleared my head.
Teksirci-kopyacı tayfasının kellesi vurula.
- Off with the head of duplicate-mongers.
Keiko, sınıf başkanıdır.
- Keiko is at the head of her class.
Bir doktor, başkanın kafasındaki kurşunu çıkarmaya çalıştı.
- A doctor tried to remove the bullet from the president's head.
Korkunç derecede başım ağrıyor.
- I have a bad headache.
O, baş ağrısından acı çekiyor.
- He is suffering from a headache.
Eve geri yönelmek zorundayım.
- I've got to head back home.
Tel Aviv'e gitmek için bugün Kahire'den ayrılıyorlar.
- They are leaving Cairo today heading for Tel Aviv.
Brian, New York'a gitmek için yola çıktı.
- Brian left heading for New York.
Ana merkezlerimiz Boston'da.
- Our headquarters are in Boston.
Tepeden tırnağa çamurla kaplıydı.
- He was covered with mud from head to foot.
Tepeden tırnağa sırılsıklam olmuştu.
- She was soaked from head to foot.
Turalar ben kazanırım, yazılar sen kaybedersin.
- Heads I win, tails you lose.
Baş hemşire ile konuşmak istiyorum.
- I would like to speak to the head nurse.
Türkiye Cumhurbaşkanı, paradoksal bir biçimde hukuken devletin başı olmasına rağmen hükümet içinde yasal bir konumu yoktur.
- Paradoxically, the President of Turkey is the de jure head of state but has no legal role in government.
Herkes bu sabahki haber başlıklarından memnundu.
- Everyone was delighted by this morning's headlines.
Tom sadece başlıklara baktı.
- Tom only glanced at the headlines.
Tom kapıya doğru yöneldi.
- Tom headed toward the door.
Tom eşyalarını topladı ve kapıya yöneldi.
- Tom gathered his belongings and headed for the door.
Jim'in başında beyaz bir şapkası var.
- Jim has a white hat on his head.
O, kafasındaki şapkayı geriye doğru itti.
- He pushed his hat back on his head.
Batılı ülkeler doları güçlendirmek için baş başa verip düşünüyorlar.
- Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.
Okuma birinin kendi kafası yerine başka birinin kafasıyla düşünmeye eşdeğerdir.
- Reading is equivalent to thinking with someone else's head instead of with one's own.
Şimdi yola çıkmak zorundayım.
- I have to head out now.
Yola çıkmak üzereydim.
- I was about to head out.
Yüksek sesli matkap, kocasına baş ağrısı verdi.
- The loud drill gave her husband a headache.
Sen akıllı ve zeki birisin.
- You've got a good head on your shoulders.
Onun akıllı olduğunu kabul ediyorum ama o her zaman karşısındakinin anlayamayacağı şekilde konuşmak zorunda mı?
- I admit he's smart, but does he have to talk over everyone's heads all the time?
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
- Two heads are better than one.
Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
- Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
O, pazarlama bölümünün yöneticisidir.
- He's the head of the marketing department.
O her zaman sınıfının zirvesinde oldu.
- She has always been at the head of her class.
Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.
- More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head.
Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.
- If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders.
Okul müdürünü hemen gidip görmelisin.
- You must go and see the headmaster at once.
Müdür emekli olduktan sonra Tom kuruluşun başına tayin edildi.
- Tom was named the head of the organization after the director retired.
Tom Boston'daki bir restoranda baş şeftir.
- Tom is the head chef at a restaurant in Boston.
Oturacak bir yerim olduğu için memnunum.
- I'm glad to have a roof over my head.
Dan Linda'yı kafasında ciddi bir yara ile bodrum katında buldu.
- Dan found Linda on the floor of the basement with a serious wound in the head.
Geceleri korna kullanmaktan kaçınılmalı. Gece onun yerine farları yak.
- Using the horn at night should be avoided. At night, flash the headlights instead.
She gave great head.
Be careful when you pet that dog on the head; it may bite.
lacrosse The top part of a lacrosse stick that holds the ball.
Who heads the board of trustees?.
Pour me a fresh beer; this one has no head.
The hutch now looks like a “Turkish bath,” and the heads have their arms around one another, passing the pipe and snapping their fingers as they sing Smokey Robinson's “Tracks of My Tears” into the night.
During meetings, the supervisor usually sits at the head of the table.
The expedition followed the river all the way to the head.
Tap the head of the drum for this roll.
The head cook.
Give me a head of lettuce.
We will consider performance issues under the head of future improvements.
I'm fed up working for a boss. I'm going to head out on my own, set up my own business.
he took them seriously, too, just as seriously as he took the ‘head’ that followed after drink.
The salmon are first headed and then scaled.
head wind.
I've got to go to the head.
Let the engine build up a good head of steam.
Police arrested the head of the gang in a raid last night.
The heads of your tape player need to be cleaned.
He has no head for heights.
What does it say on the head of the page?.
they shot 20 head of quail.
This song keeps going through my head.
Admission is three dollars a head.
Because you got them all right, you can go to the head.
These isses are going to come to a head today.
planting the hedges increased the head of quail and doves.
We are having a difficult time making head against this wind.
... Like you know where you're generally heading for ...
... communica cellmark's this strange minarets heading back to twelve thirty ...