Tom has plenty of options.
- Tom'un hayli seçeneği var.
Tom said he had plenty of friends in Boston.
- Tom Boston'da bir hayli arkadaşı olduğunu söyledi.
He received a good many letters this morning.
- O, bu sabah bir hayli mektup aldı.
I've been under considerable pressure to resign.
- İstifa etmek için hayli baskı altındayım.
Air provides considerable thermal insulation when trapped in a chamber.
- Hava bir odada sıkıştırıldığında hayli ısı yalıtımı sağlar.
Artists are highly respected in France.
- Fransa'da sanatçlara hayli saygı gösterilir.
The Japanese telephone system is highly efficient.
- japon telefon sistemi hayli etkindir.
Tom was sort of shy as a kid.
- Tom bir çocuk olarak hayli utangaçtı.
You bought a lot of jewels.
- Bir hayli mücevher satın aldın.
You have a lot of experience in computers, don't you?
- Bilgisayarda bir hayli deneyimin var, değil mi?
They bought quite a few books.
- Onlar bir hayli çok kitap satın aldılar.
Quite a few students are absent today.
- Bir hayli öğrenci bugün yok.
There are many books on this subject.
- Bu konuda bir hayli kitap var.
A grasshopper and many ants lived in a field.
- Bir çekirge ve bir hayli karınca bir tarlada yaşadı.
I have a great deal to tell you.
- Sana söyleyecek bir hayli şeyim var.
He displayed a great deal of patience.
- O bir hayli sabır gösterdi.