haydi!

listen to the pronunciation of haydi!
Türkçe - İngilizce
{ü} hey
tally-ho
mush
yoicks
go on
maybe
come on!
all right!
there

Come on, Tom, you've got to get out of there. - Haydi, Tom, oradan çıkmalısın.

Justify your attitude, come on, justify being there when it all happened. - Davranışını haklı çıkar, haydi, bunların hepsi olduğunda orada olmanı haklı çıkar.

come on

Come on, Joe. Just a glass of beer won't hurt. - Haydi, Joe. Sadece bir bardak bira zarar vermez.

Justify your attitude, come on, justify being there when it all happened. - Davranışını haklı çıkar, haydi, bunların hepsi olduğunda orada olmanı haklı çıkar.

Come on! (used to spur someone on): Haydi Filiz! Come on Filiz!
go ahead!
(av köpeğine) tally ho
The only thing to do is ...: Seller basınca biz haydi dama. Whenever it floods, we've no choice but to take to the roof
All right, OK: Haydi istediğin şekilde yapalım. OK, let's do it your way
OK, let's say ... (used when estimating): Kahire buradan haydi yüz kilometre olsun. OK, let's say Cairo is one hundred kilometers away
OK, so ... (but) ...!: Haydi gelemedi, bari bir telefon edeydi! OK, so he was unable to come; at least he could have telephoned!
Come off it!/Nonsense!: Haydi oradan, bana madik atamazsın! Listen man, you can't feed me that!
there, there
Türkçe - Türkçe
hadi
İhtimal belirtir
İsteklendirmek, çabukluk belirtmek için kullanılan bir söz: "Haydi sen git, beni yalnız bırak, bu akşam iyi değilim."- A. İlhan
Hafifseme, alay etme belirtir
Hafifseme, alay etme belirten bir söz: "Haydi oradan be maskara
Hoş görme anlamında kullanılır
Hoş görme anlamında kullanılan bir söz
İsteklendirmek, çabukluk belirtmek için kullanılır
Bunları başkasına anlat!"- N. Cumalı
Kabul ve onama bildiren bir söz. İhtimal belirten bir söz: "Ne kadar yaşayabilirdim? Altmış, yetmiş, doksan, haydi yüz sene."- Ö. Seyfettin
Kabul ve onama bildirir