having traits or characteristics in common; alike, comparable

listen to the pronunciation of having traits or characteristics in common; alike, comparable
İngilizce - Türkçe

having traits or characteristics in common; alike, comparable teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

similar
benzer

Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu. - In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric.

İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün. - It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.

similar
benzerlik

Benzerlikler görüyorum. - I see the similarities.

Endonezya ve Polonya bayrakları arasında benzerlikler vardır. - There are similarities between the Indonesian and Polish flags.

similar
emsal
similar
{s} 1. benzer, benzeş: It's similar to that. Ona benzer bir şey. These two things are similar. Bu iki şey birbirine benziyor. Okan and Kaan are
similar
benzeş
similar
aynılık
similar
okşar
similar
aynı türden
similar
bendeş
similar
okşaş
similar
müşabih

Bütün ömrümce buna müşabih şey görmedim. - I haven't seen something similar my whole life.

similar
aynı şekilde

Hepiniz aynı şekilde davranıyorsunuz. - You all display similar behavior.

similar
şekilde aynı olan
similar
similarity benzeyiş
similar
aynı

Aynı yaklaşımı biz de sürdürüyoruz. - We too have a similar approach.

Bu şehirlerin trafik kuralları aynıdır. - These cities have similar traffic rules.

similar
benzeyen şey
similar
(sıfat) benzer, benzeyen, eş, benzeşen
similar
{s} benzeşen
similar
similarlybunun gibi
İngilizce - İngilizce
similar
having traits or characteristics in common; alike, comparable