Tek taraflı olarak işlere karar veremezsin. Bir fikir birliğine varmalıyız.
- You can't just decide things unilaterally like that. We have to come to a consensus.
Tom'un patronu şirketin birkaç küçük şubesini kapatmak için tek taraflı bir karar aldı.
- Tom's boss made a unilateral decision to close several small branches of the company.
She says she doesn't want anything to do with him anymore.