O, Amerikan tarihine dair bir ders kitabı okuyordu.
- He was reading a textbook on American history.
Orijinali bir ders kitabı olarak yazılmıştır.
- The original was written as a school textbook.
Kitapçıda ders kitapları satıyorlar.
- They sell textbooks at the bookstore.
Bazı anne-babalar, çocuklarının ders kitaplarındaki çıplak resimler hakkında şikâyette bulundu.
- Some parents complained about the nude pictures in their children's textbooks.
In many ways the Korean nuclear crisis is a textbook example of coercive diplomacy — its strengths as well as the risks inherent in such a strategy.