having life, having a certain kind of life (used mainly in combination)

listen to the pronunciation of having life, having a certain kind of life (used mainly in combination)
İngilizce - Türkçe

having life, having a certain kind of life (used mainly in combination) teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

lived
yaşamış

Beethoven'ın şimdiye kadar yaşamış olanlar kadar büyük bir besteci olduğunu düşünüyorum. - I think Beethoven is as great a composer as ever lived.

Ben Beethoven'ın şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci olduğunu düşünüyorum. - I think Beethoven is the greatest composer who ever lived.

lived
yaşayan

Tom onun mahallesinde yaşayan çocuklara vermek için bir sürü ucuz kameralar aldı. - Tom bought a bunch of inexpensive cameras to give to children who lived in his neighborhood.

Tom bana Park caddesinde yaşayan hiç kimseyi tanımadığını söyledi. - Tom told me he didn't know anyone who lived on Park Street.

lived
yaşadı

On yaşına gelene kadar Hiroshima'da yaşadı. - She had lived in Hiroshima until she was ten.

İşte onun yaşadığı ev. - Here's the house where he lived.

İngilizce - İngilizce
{s} lived