O aktris şirketteki parlayan yıldızdır.
- That actress is the shining star in the company.
İncile göre, Üç Kıral parlayan bir yıldız tarafından Hazreti İsa'ya yol gösterildi.
- According to the Bible, the Three Kings were guided to Jesus by a shining star.
Işıldayan gözleriyle beni dinliyordu.
- He was listening to me with his eyes shining.
Ay parlak parlıyordu.
- The moon was shining bright.
Bu gece ay parlak bir şekilde parlıyor.
- The moon is shining brightly tonight.
O mavi-beyaz parlayan yıldız Sirius'tur.
- That blue-white shining star is Sirius.
Biz gökyüzünde parlayan ilk yıldızı gördük.
- We saw the first star shining in the sky.
Ay ışıl ışıl parlıyordu.
- The moon was shining brightly.
Güneş ışıl ışıl parlıyordu.
- The sun was shining brightly.
a shining example.