Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.
- A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
Tom, Mary'nin ilk albümü için vokallere katkıda bulundu.
- Tom contributed vocals to Mary's debut album.
Ben vokal müziği enstrümantal müzikten daha çok severim.
- I like vocal music better than instrumental music.
Balıkların ses telleri var mıdır?
- Do fish have vocal chords?
Tom ve Mary arka vokalleri seslendirdi.
- Tom and Mary sang background vocals.
Ben konuşkan bir kişi değilim.
- I'm not a vocal person.