having a texture that has much friction. not smooth; uneven

listen to the pronunciation of having a texture that has much friction. not smooth; uneven
İngilizce - Türkçe

having a texture that has much friction. not smooth; uneven teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

rough
kaba

Dennis'in kaba davranışları yoktur. - Dennis doesn't have rough manners.

Kaba kumaş çocuğun nazik cildini incitti. - The rough material hurt the child's tender skin.

rough
{f} pütür pütür yapmak
rough
{s} dalgalı

Deniz bugün oldukça dalgalı. - The sea is pretty rough today.

Tekne dalgalı denizde şiddetle sallandı. - The little boat bobbed on the rough sea.

rough
kaba dokunmuş
rough
karalama
rough
fırtınalı

Fırtınalı denizlerde onu deniz tuttu. - She become seasick in rough seas.

rough
işlenmemiş
rough
rüzgârlı
rough
kabaca

Tom'un sorunun nasıl çözüleceği hakkında kabaca bir fikri var. - Tom has a rough idea about how to solve the problem.

Chris'in kabaca davranması sıradışı idi. - It was out of the ordinary for Chris to behave so roughly.

rough
güç
rough
haksız
rough
{i} kaba tip
rough
{s} taslak halinde olan
rough
ev iş/golf alan/külh
rough
{i} engebeli arazi

Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi. - The rough terrain checked the progress of the hikers.

rough
(sıfat) kabataslak, pürüzlü, pürtüklü, dik (saç), engebeli, taslak halinde olan, fırtınalı, haşin, dalgalı, sert, kaba, kaba saba, gürültücü, hoyrat, işlenmemiş, yaklaşık, aşağı yukarı, cilasız, kulak tırmalayıcı, rahatsız edici, zor, kötü, açık saçık, müstehcen
rough
{i} müsvedde
rough
eğreti
rough
{f} terbiye etmek (at)
İngilizce - İngilizce
rough

The rock was one of those tremendously solid brown, or rather black, rocks which emerge from the sand like something primitive. Rough with crinkled limpet shells and sparsely strewn with locks of dry seaweed, a small boy has to stretch his legs far apart, and indeed to feel rather heroic, before he gets to the top.

having a texture that has much friction. not smooth; uneven