having a running gait; not a trotter or pacer

listen to the pronunciation of having a running gait; not a trotter or pacer
İngilizce - Türkçe

having a running gait; not a trotter or pacer teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

running
koşu

Koşu sağlığınız için iyi. - Running is good for your health.

O neyin peşinden koşuyor. - What is he running after?

running
{i} çalışma

Çalışmaya başlamak istiyorum. - I want to start running.

Bir çiftlikte çalışmak zordur. - Running a farm is difficult.

running
{i} koşma

O her sabah koşmaya gider. - He goes running every morning.

Yüzmede koşmaktan daha iyi değilim. - I'm not good at swimming any more than running.

running
bitişik (elyazısı)
running
(Gıda) yürütme
running
işleyiş
running
sürüngen (bitki)
running
oynar
running
genel

New York'ta o kadar çok kirlenme var ki koşucular genellikle maske takarlar. - There is so much pollution in New York that joggers often wear masks when running.

running
akar

Tom elektrik ve akarsu olmadan ormanda yaşıyor. - Tom lives in the woods without electricity and running water.

running
art arda
running
sarılgan
running
{s} arka arkaya
running
bitişik sıvı
running
(Tıp) Akıntılı
running
{s} koşarak yapılan
running
{i} kaçakçılık
running
geçer
İngilizce - İngilizce
running
having a running gait; not a trotter or pacer