Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

having a relatively low temperature

listen to the pronunciation of having a relatively low temperature
İngilizce - Türkçe

having a relatively low temperature teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

cold
{i} soğukluk
cold
{i} soğuk

Bu soğuk değil, sıcak. - This is hot, not cold.

Onun elleri buz kadar soğuktu. - Her hands were as cold as ice.

cold
{s} üşümüş

Parmaklarım o kadar üşümüş ki onlar uyuşmuş. - My fingers are so cold they have gone numb.

Çok üşümüş hissetmiyorum. - I don't feel too cold.

cold
{i} nezle

Lütfen nezle olmayın! - Please don't be cold!

Bebek nezlesinden kurtuldu. - The baby has gotten rid of its cold.

cold
üşümek

Tom üşümekten hoşlanmıyor. - Tom doesn't like to be cold.

cold
nevazil
cold
frijit
cold
soğuk algınlığı

Soğuk algınlığı için bir şeyin var mı? - Have you something for a cold?

O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır. - She catches colds easily.

cold
{i} soğukalgınlığı
cold
{s} baygın
cold
öImüş
cold
soğumuş

Hava daha da soğumuş gibi görünüyor. - It seems to have gotten colder.

cold
{s} yapmacık
cold
üşüme

Üşümediğine emin misin? - Are you sure you're not cold?

Tom üşümediğini söyledi. - Tom said that he wasn't cold.

cold
dili baygın
cold
{s} donuk
cold
{s} kaçınılmaz
cold
{s} duygusuz
İngilizce - İngilizce
cold-
cold
having a relatively low temperature

    Heceleme

    ha·ving a relatively low tem·pe·ra·ture

    Türkçe nasıl söylenir

    hävîng ı relıtîvli lō temprıçır

    Telaffuz

    /ˈhavəɴɢ ə ˈrelətəvlē ˈlō ˈtemprəʧər/ /ˈhævɪŋ ə ˈrɛlətɪvliː ˈloʊ ˈtɛmprəʧɜr/