Takım ruhu inanılmazdı, hepimiz birlikte bunun içindeydik.
- The team spirit was unbelievable, we were all in this together.
Evet, o şaşırtıcıydı. İnanılmaz!
- Yes, that was amazing. Unbelievable!
O olası olmayan bir tesadüf.
- That's an improbable coincidence.
Açıklamanız inandırıcı olmayacak; o gerçek olamayacak kadar imkansız.
- Your explanation won't wash; it's too improbable to be true.
Evet, o şaşırtıcıydı. İnanılmaz!
- Yes, that was amazing. Unbelievable!
Bu olasılık dışı görünüyor.
- This seems improbable.
O beklenmedik bir rastlantı.
- That is an improbable coincidence.