Will you open the window and air out this stuffy room?
- Pencereyi açar mısın ve bu havasız odayı havalandırır mısın?
It was very stuffy in that room with all the windows closed.
- Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.
It was very stuffy in that room with all the windows closed.
- Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.
Luckily, the weather turned out fine.
- Çok şükür hava düzeldi.
The weather was hot. And pretty humid.
- Hava sıcaktı. Ve hava oldukça nemliydi.
Water is as precious as air.
- Su da hava kadar değerlidir.
How far away is the airport?
- Havaalanı ne kadar uzak?
The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather.
- Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti.
The weather service has issued a severe weather warning.
- Hava hizmeti şiddetli hava uyarısı yayınladı.
Is there bus service to the airport?
- Havalimanına otobüs servisi var mı?
The naughty girl assumed an air of innocence.
- Yaramaz kız bir masum havası üstlendi.
Today, there is a climate of relative peace in the south-east.
- Bugün, Güneydoğu'da göreceli bir barış havası vardır.
The climate here is colder than I expected.
- Hava burada umduğumdan daha soğuk.
Tom seems to be in no mood to talk.
- Tom konuşmak için havasında görünmüyor.
Tom seems to be in no mood to participate.
- Tom katılmak için havasında görünmüyor.
Rose was blowing bubbles.
- Rose hava kabarcıkları üflüyordu.
She's always putting on airs.
- O her zaman hava atıyor.
Tom is always putting on airs.
- Tom her zaman hava atıyor.
Air traffic controllers are under severe mental strain.
- Hava trafik kontrolörleri ağır zihinsel yük altındadırlar.
He's just showing off in front of the girls.
- Tek yaptığı kızların önünde hava atmak.
Will you stop showing off?
- Hava atmayı keser misin?
The sky is likely to clear up.
- Hava muhtemelen açacak.
The sky promises fair weather.
- Gökyüzü güzel hava vaadediyor.
The aircraft was conducting aerial reconnaissance.
- Uçak havadan keşif yapıyor.
It is windy today, isn't it?
- Bugün hava rüzgarlı, değil mi?
It's windier today than it was yesterday.
- Hava bugün dünkünden daha rüzgarlı.
The higher in the atmosphere you travel, the less air there is.
- Atmosferde ne kadar yüksekte seyahat edersen o kadar az hava vardır.
There was a tense atmosphere in the room.
- Odada gergin bir hava vardı.
Tom is an unemployed aeronautical engineer.
- Tom işsiz bir havacılık mühendisidir.
They study aerospace engineering at the university.
- Onlar üniversitede havacılık mühendisliği okuyorlar.
Music surrounds our lives like air.
- Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.
The air smells like spring flowers.
- Hava bahar çiçekleri gibi kokuyor.
After the fire, the smell of smoke remained in the air for days.
- Yangından sonra, duman kokusu günlerce havada kaldı.