The weather today is worse than yesterday.
- Bugün hava dünkünden daha kötü.
According to the weather forecast, it will snow tomorrow.
- Hava tahminlerine göre yarın kar yağacak.
How far away is the airport?
- Havaalanı ne kadar uzak?
Water is as precious as air.
- Su da hava kadar değerlidir.
The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather.
- Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti.
Pilots communicate with airport services by radio.
- Pilotlar telsizle havaalanı hizmetleri ile iletişim kurar.
Is there bus service to the airport?
- Havalimanına otobüs servisi var mı?
The naughty girl assumed an air of innocence.
- Yaramaz kız bir masum havası üstlendi.
Today, there is a climate of relative peace in the south-east.
- Bugün, Güneydoğu'da göreceli bir barış havası vardır.
He will soon get used to the climate here.
- Yakında buradaki havaya alışacaktır.
I'm really not in the mood for this.
- Gerçekten bunun için havamda değilim.
Tom seems to be in no mood to talk.
- Tom konuşmak için havasında görünmüyor.
Rose was blowing bubbles.
- Rose hava kabarcıkları üflüyordu.
When I first met him, I thought he was putting on airs.
- Onunla ilk tanıştığımda onun hava attığını düşündüm.
The airspace around the airport was closed temporarily.
- Havaalanı çevresindeki hava sahası geçici olarak kapatılmıştı.
Air traffic controllers are under severe mental strain.
- Hava trafik kontrolörleri ağır zihinsel yük altındadırlar.
Will you stop showing off?
- Hava atmayı keser misin?
There were teenagers in the park showing off on their skateboards.
- Parkta kaykaylarında hava atan gençler vardı.
It will be cold and the sky will be overcast.
- Hava soğuk olacak ve gökyüzü basık olacak.
Tom told me that he had been skydiving since he was sixteen.
- Tom bana on altı yaşından beri hava dalışı yaptığını söyledi.
The aircraft was conducting aerial reconnaissance.
- Uçak havadan keşif yapıyor.
They were lost at sea, at the mercy of wind and weather.
- Onlar rüzgar ve havanın elinde, denizde kayboldular.
It was cold, and in addition, it was windy.
- Hava soğuktu ve üstelik rüzgarlıydı.
The hotel has a homey atmosphere.
- Otelin ev gibi havası var.
The higher in the atmosphere you travel, the less air there is.
- Atmosferde ne kadar yüksekte seyahat edersen o kadar az hava vardır.
They study aerospace engineering at the university.
- Onlar üniversitede havacılık mühendisliği okuyorlar.
Leon works for the German Aerospace Center.
- Leon Alman Havacılık ve Uzay Merkezi için çalışıyor.
Music surrounds our lives like air.
- Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.
After the fire, the smell of smoke remained in the air for days.
- Yangından sonra, duman kokusu günlerce havada kaldı.
After the fire, the smell of smoke in the air lasted for days.
- Yangından sonra, havadaki duman kokusu günlerce sürdü.