hautboys, or oboes, played by town musicians; not used in the singular

listen to the pronunciation of hautboys, or oboes, played by town musicians; not used in the singular
İngilizce - Türkçe

hautboys, or oboes, played by town musicians; not used in the singular teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

wait
(İnşaat) beklemek

Onun için beklemekten başka yapacak bir şey yoktu. - There was nothing for it but to wait.

Tüm yapmanız gereken, onun cevabını beklemek. - All that you have to do is to wait for his reply.

wait
bekleyiş

Uzun bir bekleyişten sonra, ona kimlik olarak onun doğum belgesinin onaylı bir nüshasını alması gerektiği söyleniyor. - After a long wait in line, she was told she should get a certified copy of her birth certificate as identification.

Uzun bir bekleyiş olacak. - It'll be a long wait.

wait
bekleme

Bekleme salonunda beş hasta vardı. - There were five patients in the waiting room.

Burada beklememen gerekir. - You shouldn't wait here.

wait
wait on hizmetçilik yapmak
wait
dört gözle beklemek
wait
ziyaretine gitmek
wait
{f} kalmak

Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim. - I would rather go on foot than stay here waiting for the bus.

Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir. - Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars.

wait
bekle

Carlos bir müddet bekledi. - Carlos waited a moment.

Burada beklememen gerekir. - You shouldn't wait here.

wait
{f} servis yapmak
wait
bağlı olmak
wait
{f} garsonluk yapmak
wait
(for) -i beklemek: I'm waiting for my friend. Arkadaşımı bekliyorum. Wait your turn. Sıranı bekle. Wait here. I'll be right back. Burada
wait
wait on one hand and foot birinin etrafmda dört dönmek
wait
wait for beklemek
wait
{f} 1. (for) -i beklemek: I'm waiting for my friend. Arkadaşımı bekliyorum. Wait your turn. Sıranı bekle. Wait here. I'll be right back. Burada
wait
bekleyin

Lütfen otuz dakika bekleyin. - Please wait for thirty minutes.

Çorba ısınıncaya kadar bekleyin. - Wait till the soup warms.

wait
(fiil) beklemek, kalmak, bekletmek, servis yapmak, garsonluk yapmak
wait
(isim) bekleme, bekleyiş, pusu
İngilizce - İngilizce
wait
hautboys, or oboes, played by town musicians; not used in the singular