I tried to call him up, but the line was busy.
- Ben onu aramaya çalıştım, ama hat meşguldü.
The thief cut the telephone lines before breaking into the house.
- Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.
From which track does the train to Higashi-Kakogawa leave?
- Tren hangi hattan Higashi-Kakogava' ya hareket eder?
We cross the railroad tracks every morning.
- Her sabah demir yolu hatlarını geçeriz.
Don't hesitate to send a note if you observe an error.
- Hata görürsen bir not göndermekten çekinme.
Though Tom's English seems quite good at times, he doesn't seem to know his limitations and it's impossible to convince him that he's wrong when he makes a mistake.
- Tom'un İngilizcesi zaman zaman oldukça iyi görünsede, o sınırlarını biliyor gibi görünmüyor ve o bir hata yaptığında onu hatalı olduğuna ikna etmek imkansızdır.
He remembers writing to her every week.
- Ona her hafta yazdığını hatırlıyor.
Although he was writing carefully, he had many mistakes in his writing task.
- O, çok dikkatli yazmasına rağmen, yazma ödevinde çok sayıda hataları vardı.
We're both in the hat, let's hope we come up against each other.
My mother was wearing several hats in the early fifties: hostess, scout, wife, and mother.