There will be setbacks and false starts.
- Aksilikler ve hatalı başlangıçlar olacak.
I don't buy that. Your logic is faulty, and your example is nonsense.
- Buna inanmıyorum. Mantığın hatalı ve örneğin saçma.
Either you or your friend is wrong.
- Ya sen ya da arkadaşın hatalı.
I'm afraid I have addressed the parcel wrongly.
- Korkarım ki koliyi hatalı şekilde adresledim.
The budget appears to be inaccurate and unrealistic.
- Bütçe hatalı ve gerçek dışı görünüyor.
It is, once again, completely erroneous!
- O, bir kez daha, tamamen hatalı.
What shall we do with this delinquent girl?
- Bu hatalı kızla ne yapacağız?
Once a war breaks out, both sides are in the wrong.
- Bir defa savaş patlak verdi mi, her iki taraf da hatalıdır.
I'm afraid if Jeremy gets out of line just one more time, they will make him leave school.
- Ne yazık ki Jeremy sadece bir kez daha hatalı davranırsa, onlar ona okulu terk ettirecekler.
It appears to me you are mistaken.
- Bana öyle geliyor ki sen hatalısın.
I'm sorry, but I think you're mistaken.
- Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.
Goethe used this idiom. Why, then, should it be incorrect today?
- Goethe bu deyimi kullanılır. Neden sonra, bugün onun hatalı olması gerekir?
If you swim incorrectly the judges will disqualify you.
- Hatalı olarak yüzerseniz hakimler sizi diskalifiye edecektir.
With improper use, he damaged the machine.
- O, hatalı kullanımla makineyi bozdu.
Though Tom's English seems quite good at times, he doesn't seem to know his limitations and it's impossible to convince him that he's wrong when he makes a mistake.
- Tom'un İngilizcesi zaman zaman oldukça iyi görünsede, o sınırlarını biliyor gibi görünmüyor ve o bir hata yaptığında onu hatalı olduğuna ikna etmek imkansızdır.
It appears that you are all mistaken.
- Hepiniz hatalısınız gibi görünüyor.
Tom's latest movie just came out. It's called Tatoeba: Bad Gateway.
- Tom'un son filmi şimdi yayınlandı. Adı Tatoeba: Hatalı ağ geçidi.
Everybody's fault is nobody's fault.
- Herkesin hatası, kimsenin hatası değildir.
People often don't notice their own faults.
- İnsanlar genellikle kendi hataları fark etmezler.
Don't make the same mistake again.
- Aynı hatayı tekrar yapma.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible?
- Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?
Everybody laughed at his error.
- Herkes onun hatasına güldü.
If you swim incorrectly the judges will disqualify you.
- Hatalı olarak yüzerseniz hakimler sizi diskalifiye edecektir.
I read it incorrectly.
- Onu hatalı olarak okudum.
To make mistakes is not always wrong.
- Hatalar yapmak her zaman yanlış değildir.
I'm afraid I have addressed the parcel wrongly.
- Korkarım ki koliyi hatalı şekilde adresledim.
This plan has no flaws.
- Bu planın hatası yok.
Are you suggesting it's a design flaw?
- Tasarım hatası olduğunu mu ima ediyorsun?
Why have you not inquired about the cause of the defect?
- Neden hatanın nedenini sormadın?
You always excuse your faults by blaming others.
- Diğerleri suçlayarak her zaman hatalarını mazur görüyorsun.
I love him despite his faults.
- Ben onun hatalarına rağmen onu seviyorum.
Everybody laughed at his error.
- Herkes onun hatasına güldü.
Did the error occur right from the start or later on? - When?
- Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?
Mistaking cadenza with decadence would be a great mistake.
- Kadenzi dekadenzle yapmak büyük hata olurdu.
Who is to blame for the failure?
- Hata için kim suçlanacak?
He blames his failure on bad luck.
- Hatası için kötü şansını suçluyor.
We are working to fix this bug.
- Bu hatayı düzeltmeye çalışıyoruz.
We're thoroughly prepared for the millennium bug.
- Biz milenyum hatası için tamamen hazırlıklıyız.
Be careful not to trip.
- Hata yapmamak için dikkatli ol.
He always tries to trip people up.
- O her zaman insanların hatasını yakalar.
Who is to blame for the failure?
- Hata için kim suçlanacak?
He blames his failure on bad luck.
- Hatası için kötü şansını suçluyor.
You need to stop goofing around.
- Etrafta hata yapmayı bırakmalısın.
Human beings often lack insight into their own faults and failings.
- İnsanoğlu çoğunlukla kendi hatalarına ve başarısızlıklarına karşı iç görüden yoksundur.
The budget appears to be inaccurate and unrealistic.
- Bütçe hatalı ve gerçek dışı görünüyor.
What shall we do with this delinquent girl?
- Bu hatalı kızla ne yapacağız?