hassas teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- sensitive
Ayako's skin is sensitive to chemicals.
- Ayako'nun cildi kimyasallara karşı hassastır.
Tom is very sensitive to cold.
- Tom soğuğa karşı çok hassastır.
- critical
You are too critical of others' shortcomings.
- Başkalarının eksikliklerine karşı çok hassasınız.
- tender
Poetry is not just torment; poetry is love. It is warm and sensual passion; it is revolution, romance and tenderness.
- Şiir sadece azap değildir; şiir sevgidir. Sıcak ve şehvetli tutkudur; o, devrim, romantizm ve hassasiyettir.
- delicate
I am now in a delicate position.
- Şu anda hassas bir konumdayım.
A baby has delicate skin.
- Bir bebeğin hassas cildi vardır.
- accurate
- passibile
- soft
- precise
The measurements need to be precise.
- Ölçümler hassas olmalı.
- vulnerable
He was very vulnerable after his divorce.
- O, boşanmasından sonra çok hassastı.
The balance of nature is very vulnerable.
- Doğanın dengesi çok hassastır.
- thin-skinned
- elegantly
- huffy
- oversensitive
- rose-water
- gentle
- fair
- sensitivie
- brittle
- mechanically exact
- nice
- precision
Flawless precision is required in the measurements.
- Kusursuz hassasiyet, ölçümde gereklidir.
Precision in measurement is necessary.
- Ölçümde hassasiyet gereklidir.
- impressible
- (konu) slippery
- sensitive, delicate; touchy, thin-skinned, susceptible, oversensitive, impressionable
- responsive
- spoony
- passible
- rose water
- climacteric
- exact
- susceptible (to drugs)
- sensitive, responsive
- sore
- squeamish
Tom is squeamish at the sight of blood.
- Tom kan görmeye karşı hassastır.
- impressionable
Young people are very impressionable.
- Genç insanlar çok hassastır.
I was young and impressionable at that time.
- O zamanlar genç ve hassastım.
- quick
- touchy, oversensitive
- feeling
- emotional
I'm a very sensitive and emotional person.
- Ben çok hassas ve duygusal bir insanım.
- recipient
- exquisite
- fine
- raw
- sensible
- queasy
- {s} touchy
She's really touchy about her new braces.
- O, yeni pantolon askısı hakkında gerçekten hassas.
On a first date, it's best to steer clear of touchy subjects.
- İlk randevuda, hassas konulardan uzak durmak en iyisidir.
- (Bilgisayar) line art
- understanding
- micro
- tricky
- susceptible
- highly strung
- impression
I was young and impressionable at that time.
- O zamanlar genç ve hassastım.
Young people are very impressionable.
- Genç insanlar çok hassastır.
- apprehensive
- thinskinned
- {s} susceptive
- {s} tickly
- {s} ticklish
Tom said Mary was ticklish.
- Tom Mary'nin hassas olduğunu söyledi.
Tom said that Mary was ticklish.
- Tom Mary'nin hassas olduğunu söyledi.
- thin skinned
- hassas (alet)
- precise
- hassas (durum)
- touchy
- hassas (konu)
- delicate
- hassas (konu)
- sore
- hassas alan
- sensitive area
- hassas alet
- precision tool
- hassas ayar
- (Matbaacılık, Basımcılık) fine-tuning
- hassas ayarla
- (Bilgisayar) tune
- hassas ayarlar
- spot
- hassas bir şekilde
- sensitively
- hassas bölge
- (Askeri) vulnerable area
- hassas kesme
- (Mekanik,Teknik) fineblanking
- hassas mastar
- (Mekanik) feeler gage
- hassas mesafe
- (Askeri) vulnerable range
- hassas nokta
- nicety
- hassas nokta
- (Askeri) vulnerable point
- hassas noktalar
- (Askeri) vulnerabilities
- hassas olarak
- sensitively
- hassas oyma tezgahı
- (Mekanik) jig borer
- hassas perdahlama
- (Mekanik) super finishing
- hassas tapa
- (Askeri) instantaneous fuze
- hassas terazi
- analytical balance
- hassas terazi
- (Tıp) microbalances
- hassas ürün
- (Ticaret) sensitive products
- hassas davranmak
- to be meticulous
- hassas davranmak
- to be careful
- hassas davranmak
- to be exact
bu konuda hassas davranmalısın.
- hassas olma durumu, hassasiyet
- The situation is delicate, sensitive
- hassas pazarlama
- precision marketing
- hassas alet
- precision instrument
- hassas aletler
- precision instruments
- hassas analiz
- (Askeri) post optimality analysis
- hassas ayarlama
- zero adjustment
- hassas binalar
- (Eğitim) high risk buildings
- hassas bir biçimde
- defenselessly
- hassas bir noktaya dokunmak
- to touch a sore point
- hassas bombalama
- (Askeri) precision bombing
- hassas bölge
- (Hukuk) fragile region
- hassas bölünmüş bilgi
- (Askeri) sensitive compartmented information
- hassas bölünmüş bilgi tesisi
- (Askeri) sensitive compartmented information facility
- hassas entegre seyrüsefer sistemi
- (Askeri) precise integrated navigation system
- hassas güdümlü mühimmat
- (Askeri) precision-guided munitions
- hassas hale sokma
- sensitization
- hassas hareketi
- fine movement
- hassas kalemler
- (Ticaret) sensitive items
- hassas kimse
- sensitive
- hassas komuta çevrimi
- (Askeri) sensitive command network
- hassas kontrol pedalı
- inching pedal
- hassas konumlama hizmeti
- (Askeri) precision positioning service
- hassas kulaklı
- quick eared
- hassas matkap
- sensitive drill
- hassas mayın devresi
- (Askeri) one-lock circuit
- hassas mekanizma
- delicate mechanism
- hassas merkezleme
- (Askeri) overcentre
- hassas mevki
- (Askeri) sensitive position
- hassas motor hareketi
- (Pisikoloji, Ruhbilim) fine motor movement
- hassas nivelman
- precise levelling
- hassas nokta
- sore spot
- hassas nokta
- sensitive spot
- hassas nokta
- raw
- hassas nokta
- tender spot
- hassas noktalar
- susceptibilities
- hassas olmak
- (Konuşma Dili) be on edge
- hassas olmamak
- be insensitive to
- hassas olmayan
- unsusceptible
- hassas olmayan
- nonsusceptible
- hassas tapa
- instantaneous fuse
- hassas tapalı bomba
- (Askeri) instantaneous bomb
- hassas tarama
- (Askeri,Teknik) precision sweep
- hassas taşlama
- finely worked
- hassas terazi
- precision balance
- hassas tetik
- (Askeri) accurate trigger
- hassas veri bandı
- (Havacılık) fine data channel
- hassas yaklaşma
- precision approach
- hassas yaklaşma ve iniş sistemi
- (Askeri) precision approach landing system
- hassas yönünü bulmak
- strike the right chord
- hassas yük
- (Kanun) delicate cargo
- hassas yıkama
- (Tekstil) wash gently
- hassas çatışma işbirliği süreci
- (Askeri) precision engagement collaboration process
- hassas çevre
- fragile environment
- hassas ölçü aleti
- precision instrument
- hassas ölçülü
- gauged
- hassas ölçüm
- accurate measurement
- hassas ölçüm aleti
- precision gauge
- hassas ölçüm teçhizat laboratuvarı
- (Askeri) precision measurement equipment laboratory
- hassas-kod
- (Havacılık) precision-code
- hassas terazi
- assay balance
- Son Derece Hassas Bilgi
- (Askeri) Single Integrated Operational Plan-Extremely Sensitive Information - Tek Entegreli Harekat Planı
- aşırı hassas
- peckish
- aşırı hassas
- soulful
- aşırı hassas
- on edge
- aşırı hassas
- supersensitive
- aşırı hassas
- hypersensitive
- aşırı hassas davranmak
- sentimentalize
- en hassas noktadan vurmak
- cut smb. to the quick
- en hassas noktaya
- to the quick
- en hassas olunan konu
- heartstrings
- en hassas tarafına hitabetmek
- pull at smb.'s heartstrings
- gülünç derecede hassas
- sloppy
- gülünç derecede hassas
- slab
- konumsal ayarlama; hassas hava aracı yönetimi
- (Askeri) positional adjustment; precision aircraft direction
- kâlbin en hassas telleri
- heartstrings
- performans değerlendirme raporu; risk altındaki grup; hassas yaklaşma radarı
- (Askeri) performance assessment report; population at risk; precision approach radar
- son derece hassas bilgi
- (Askeri) extremely sensitive information
- sıcağa karşı hassas
- sensitive to heat
- taktik hassas bölünmüş bilgi tesisi
- (Askeri) tactical sensitive compartmented information facility
- tırnak altındaki hassas et
- quick
- yasa koruma açısından hassas; miras ve kazanç beyanı; Lincoln Laboratuvarları De
- (Askeri) law enforcement sensitive; leave and earnings statement; Lincoln Laboratories Experimental Satellite
- çok hassas
- over sensitive
- çok hassas davranmak
- handle smb. with velvet gloves
- ısıya hassas cilt bölgesi
- heat spot
- ışığa hassas
- (film) rapid