Bu kadar çok paraya sahip olmak seni mutlu etti mi?
- Has having so much money made you happy?
Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.
- Tom has to have everything his own way.
He that hath ears to hear, let him hear.
- Whoever has ears to hear, let him hear.
I felt bad, so I was admitted into the hospital. However, it turned out that there was nothing really wrong with me.
- Kötü hissediyordum, bu yüzden hastaneye kabul edildim. Fakat bende gerçekten sağlıksız bir şey olmadığı anlaşıldı.
I wonder if he's really sick.
- Onun gerçekten hasta olup olmadığını merak ediyorum.
There are few specialists in the world who can treat this disease.
- Dünyada bu hastalığı tedavi edebilen az sayıda uzman var.
If your illness becomes worse, call in a specialist.
- Hastalığın daha da kötüleşirse, bir uzman doktoru ara.
... it has to be a very visual picture. ...
... Interactivity has to be a critical part ...