hariçte

listen to the pronunciation of hariçte
Türkçe - İngilizce
abroad
Beyond the bounds of a country; in foreign countries

We have broils at home and enemies abroad.

countries or lands abroad
At large; widely; broadly; over a wide space

A tree spreads its branches abroad.

Without a certain confine; outside the house; away from one's abode

to walk abroad.

{a} out, out of doors, in another country
in another country; outside, out of doors; widely, broadly
Before the public at large; throughout society or the world; here and there; widely
in a foreign country; "markets abroad"; "overseas markets"
to or in a foreign country; "they had never travelled abroad
Without a certain confine; outside the house; away from ones abode; as, to walk abroad
in a foreign country; "markets abroad"; "overseas markets" to or in a foreign country; "they had never travelled abroad
Beyond the bounds of a country; in foreign countries; as, we have broils at home and enemies abroad
If you go abroad, you go to a foreign country, usually one which is separated from the country where you live by an ocean or a sea. I would love to go abroad this year, perhaps to the South of France. public opposition here and abroad About 65 per cent of its sales come from abroad. = overseas
At large; widely; broadly; over a wide space; as, a tree spreads its branches abroad
Without a certain confine; outside the house; away from one's abode; as, to walk abroad
hariç
excluding

Excluding Barack Obama, all presidents of the United States were white. - Barack Obama hariç Amerika Birleşik Devletlerinin bütün başkanları beyazdı.

This book has 252 pages, excluding illustrations. - Çizimler hariç, bu kitabın 252 sayfası var.

hariç
except

Any day will do except Monday. - Pazartesi hariç herhangi bir gün olur.

In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend. - Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.

hariçte işleme rejimi
(Ticaret) outward processing
hariç
but

Tom seems to have packed everything but the kitchen sink. - Tom mutfak lavabosu hariç her şeyi paketlemiş gibi görünüyor.

Everybody but Tom was present. - Tom hariç herkes vardı.

hariç
except for

I work every day except for Sundays. - Pazar günleri hariç her gün çalışırım.

Except for Tom, the family was all watching TV in silence. - Tom hariç, bütün aile sessizce TV izliyordu.

hariç
the outside exterior, outer surface; abroad, foreign coutry, foreign place; externa; outside; excep, excepting, except for, apart from, excluding,exclusive of, with the exception of
hariç
exempt
hariç
short
hariç
foreign country
hariç
stinging
hariç
external
hariç
foreign place
hariç
abroad
hariç
saving
hariç
always excepting
hariç
exogenous
hariç
exclusive

Are the profits exclusive of taxes? - Kârlar vergilerden hariç mi?

This book has 252 pages exclusive of illustrations. - Bu kitabın, çizimler hariç 252 sayfası vardır.

hariç
besides
hariç
exterior
hariç
exclusive of

Are the profits exclusive of taxes? - Kârlar vergilerden hariç mi?

This book has 252 pages exclusive of illustrations. - Bu kitabın, çizimler hariç 252 sayfası vardır.

hariç
excepted
hariç
save

I work every day save Sundays. - Pazar günleri hariç her gün çalışırım.

I work every day save Sundays. - Pazar hariç her gün çalışırım.

hariç
save for
hariç
other than

All the essays, other than yours, were good. - Seninki hariç tüm denemeler iyiydi.

Hariç
excl

This book has 252 pages, excluding illustrations. - Çizimler hariç, bu kitabın 252 sayfası var.

Are the profits exclusive of taxes? - Kârlar vergilerden hariç mi?

hariç
excepting
hariç
except (for), with the exception of; exception of; excluded, not included, without
hariç
outside, exterior, outer surface
hariç
not including
hariç
barring
hariç
bar

Excluding Barack Obama, all presidents of the United States were white. - Barack Obama hariç Amerika Birleşik Devletlerinin bütün başkanları beyazdı.

Excluding Barack Obama, all US presidents were white. - Barack Obama hariç bütün ABD başkanları beyazdı.

hariç
but the

Tom seems to have packed everything but the kitchen sink. - Tom mutfak lavabosu hariç her şeyi paketlemiş gibi görünüyor.

hariç
extra
hariç
(Fiili Deyim ) exclusive at
hariç
without
Türkçe - Türkçe

hariçte teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

hariç
Dışta kalmak üzere, dışında sayılmak üzere: "Dişçi koltuğu hariç, kim bir koltuğa oturursa kendini bir şey zanneder."- B. Felek
hariç
Yabancı ülke, dışarı
hariç
(Osmanlı Dönemi) dışarıda olan
hariç
Dışta kalmak üzere, dışında sayılmak üzere
hariç
Dış, dışarı
hariç
Dış, dışarı: "Hemen on dakika yürüyünce kasaba haricine çıkılır."- S. F. Abasıyanık
hariçte