I had to act quickly.
- Çabuk hareket etmek zorunda kaldım.
We'll have to act fast.
- Hızlı hareket etmek zorunda kalacağız.
We have to move very quickly.
- Çok hızlı şekilde hareket etmek zorundayız.
In fact, to move at any speed the polar bear uses twice as much energy as do most other mammals.
- Aslında, herhangi bir hızda hareket etmek için kutup ayısı, çoğu diğer memelilerden iki katı daha fazla enerji harcar.
Be prepared to leave.
- Hareket etmek için hazır ol.
When I arrived at the station, the train was just about to leave.
- İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi.
The bus was about to start.
- Otobüs hareket etmek üzere idi.
If we are to be there at six, we will have to start now.
- Biz altıda orada olacaksak, şimdi hareket etmek zorundayız.
Tom had no desire to move to Boston.
- Tom Boston'a hareket etmek için hiç isteğe sahip değildi.
George felt the train begin to move.
- George trenin hareket etmeye başladığını hissetti.
Nothing's wrong with the engine, but my car won't move.
- Motorda sorun yok, fakat arabam hareket etmiyor.
You must act more wisely.
- Daha akıllıca hareket etmelisin.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
They would have to move fast.
- Onlar hızlı hareket etmek zorunda kalacaktı.
We've got to move very carefully.
- Biz çok dikkatli hareket etmeliyiz.
I need to keep moving.
- Hareket etmeye devam etmem gerekiyor.
We've got to keep moving.
- Hareket etmeye devam etmek zorundayız.