The driver was shouting because the car in front of him wasn't moving.
- Sürücü, önündeki araç hareket etmediği için bağırıyordu.
I've got to keep moving.
- Hareket etmeyi sürdürmek zorundayım.
You'll have to get a move on if you want to catch the train.
- Eğer trene yetişmek istiyorsan derhal hareket etmelisin.
They would have to move fast.
- Onlar hızlı hareket etmek zorunda kalacaktı.
I had to act quickly.
- Çabuk hareket etmek zorunda kaldım.
He is acting on his own behalf.
- O kendi adına hareket etmektedir.
You must move quickly.
- Hızlı hareket etmek zorundasın.
Look, Tom, we have to move.
- Bak, Tom, hareket etmek zorundayız.
George felt the train begin to move.
- George trenin hareket etmeye başladığını hissetti.
You'll have to get a move on if you want to catch the train.
- Eğer trene yetişmek istiyorsan derhal hareket etmelisin.
Be prepared to leave.
- Hareket etmek için hazır ol.
When I arrived at the station, the train was just about to leave.
- İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi.
If we are to be there at six, we will have to start now.
- Biz altıda orada olacaksak, şimdi hareket etmek zorundayız.
The bus was about to start.
- Otobüs hareket etmek üzere idi.
You must act more wisely.
- Daha akıllıca hareket etmelisin.
You should have acted on her advice.
- Onun tavsiyesi üzerine hareket etmeliydin.
Tom had no desire to move to Boston.
- Tom Boston'a hareket etmek için hiç isteğe sahip değildi.
Impulsiveness is the devil.
- Düşünmeden hareket etmek şeytandır.