He wrote this book in a very short time, spending just two weeks working on it.
- O bu kitabı onun üzerinde sadece iki hafta harcayarak çok kısa zamanda yazdı.
You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
- Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
A lot of people who have up until now been spending money having a good time now need to be more careful with their money.
- Şimdiye kadar eğlenerek para harcayan çok sayıda insan şimdi paralarına daha dikkat etmeliler.
Spend money and enjoy life!
- Para harca ve hayattan zevk al!
She earns more than she spends.
- O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
He spent all the money that his friend had lent him.
- Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.
I've spent 500 dollars in one day.
- Bir günde 500 dolar harcadım.
The energy expended in a fight should be saved.
- Bir kavgada harcanan enerji tasarruf edilmelidir.
We explored all possible ways of cutting expenditures.
- Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.