That was money well spent.
- O yerinde harcanmış paraydı.
A considerable amount of time and effort have been spent already.
- Önemli miktarda zaman ve emek harcanmış durumda.
We reduced our spending during the recession.
- Biz durgunluk döneminde harcamayı azalttık.
My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price.
- Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
Spend money and enjoy life!
- Para harca ve hayattan zevk al!
They spent six months building the house.
- Onlar evi yapmak için altı ay harcadılar.
I've spent 500 dollars in one day.
- Bir günde 500 dolar harcadım.
The energy expended in a fight should be saved.
- Bir kavgada harcanan enerji tasarruf edilmelidir.
Expenditures must be reduced.
- Harcamalar düşürülmelidir.