hapse

listen to the pronunciation of hapse
Türkçe - İngilizce
up the river
To prison

The former baseball player that Cincinnati idolized is being sent up the river to Ashland, Ky., to serve a prison term for cheating on his taxes.

(Oyunlar) Oh Hell (also known as Up the River, Hell Yeah!, Stinky Fingers, Get Fred, Gary's Game, Diminishing Bridge, Shit On Your Neighbor, Kari's Lane, German Bridge in Hong Kong, and many variations of "Oh Hell" with euphemisms and other swearwords) is a trick-taking card game in which the object is to take exactly the number of tricks bid, unlike contract bridge and spades, where taking more tricks than bid is a loss. Its first appearance dates to the early 1930s and is sometimes credited to Geoffrey Mott-Smith
in jail, in prison; to jail, to prison
hapis
jail

In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded. - Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.

Tom bailed Mary out of jail. - Tom Mary'yi kefaletle hapishaneden çıkardı.

hapis
imprisonment

Three were sentenced to life imprisonment. - Üçü ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Tom learnt that he was the only convict sentenced to life imprisonment in that prison. - Tom o hapishanede ömür boyu hapse mahkum tek hükümlü olduğunu öğrendi.

hapis
gaol
hapis
prison

When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet. - Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.

It surprises most people to find out that the prison warden is a woman. - Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır.

hapse yollamak
send up
hapse atma
committal
hapse atmak
to gaol, to imprison, to jail, to send sb up
hapse atmak
clap on
hapse atmak
throw into prison
hapse atmak
clap into gaol
hapse atmak
put in prison
hapse atmak
send up
hapse atmak
pull-in
hapse atmak
shop
hapse mahkûm etmek
to commit to prison
hapis
custody
hapis
(Ticaret) sentence

The man was given a life sentence. - Adama ömür boyu hapis cezası verildi.

His son is serving his sentence. - Onun oğlu hapis cezasını çekiyor.

hapis
(Askeri) inmate
hapis
bridewell
hapis
lock away
hapis
jail term
hapis
duress
hapis
prisoner

In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded. - Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.

A prisoner escaped from the prison. - Tutuklu hapishaneden kaçtı.

hapis
imprisoned

Tom was imprisoned for life at a state penitentiary. - Tom'a bir devlet cezaevinde ömür boyu hapis cezası verildi.

Mary was wrongly imprisoned for nearly 10 years. - Mary neredeyse 10 yıl haksız yere hapis cezasına çarptırılmıştı.

hapis
imprisonment; confinement
hapis
charge

He was in prison on a charge of robbery. - Soygun suçlamasıyla hapisteydi.

Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison. - Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

hapis
imprisonment, confinement; prison, gaol, jail; prisoner
hapis
prison, jail
hapis
a kind of backgammon
hapis
confinement

Confinement can drive you insane. - Hapis birini çıldırtabilir.

hapis
durance
hapis
detention
hapse girmek
be put inside be banged up
hapse girmek
be jailed for
hapse girmek
be put behind bars
yakalayıp hapse atmak
run in
Türkçe - Türkçe

hapse teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

HAPİS
(Osmanlı Dönemi) Bak: Habs
hapis
Pulları salıvermemek, kapatmak temeline dayanan bir çeşit tavla oyunu
hapis
Cezaya çarptırılmış suçluların kapatıldıkları yer, ceza evi, hapishane
hapis
Ceza evine kapatılmış kimse, mahpus
hapis
Mahpus
hapis
Cezaya çarptırılmış suçluların kapatıldıkları yer, ceza evi, hapishane: "Sadakatinin mükâfatını hapiste aç kalmakla görür."- B. Felek
hapis
Bir yere kapatıp salıvermeme
hapis
Yasalara göre suçu belirlenen bir kimseyi ceza evine koyma cezası
hapse