hapi̇s

listen to the pronunciation of hapi̇s
Türkçe - İngilizce

hapi̇s teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

hapis
jail

Tom hopes Mary doesn't end up in jail. - Tom Mary'nin sonuna kadar hapiste kalmamasını umuyor.

Tom doesn't want to spend the rest of his life in jail. - Tom ömrünün geriye kalanını hapiste geçirmek istemiyor.

hapis
imprisonment

Tom learnt that he was the only convict sentenced to life imprisonment in that prison. - Tom o hapishanede ömür boyu hapse mahkum tek hükümlü olduğunu öğrendi.

Three were sentenced to life imprisonment. - Üçü ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

hapis
gaol
hapis
prison

By the time you get out of prison, she'll have been married. - Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.

It surprises most people to find out that the prison warden is a woman. - Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır.

hapis
duress
hapis
prisoner

Ten prisoners broke out of jail. - On mahkûm hapishaneden çıktı.

In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded. - Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.

hapis
imprisoned

Mary was wrongly imprisoned for nearly 10 years. - Mary neredeyse 10 yıl haksız yere hapis cezasına çarptırılmıştı.

Tom was imprisoned for life at a state penitentiary. - Tom'a bir devlet cezaevinde ömür boyu hapis cezası verildi.

hapis
imprisonment; confinement
hapis
charge

He was in prison on a charge of robbery. - Soygun suçlamasıyla hapisteydi.

Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison. - Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

hapis
imprisonment, confinement; prison, gaol, jail; prisoner
hapis
prison, jail
hapis
a kind of backgammon
hapis
confinement

Confinement can drive you insane. - Hapis birini çıldırtabilir.

hapis yatmak
serve
hapis hükmü
commitment
hapis süresi
stretch
hapis olma
being in jail
hapis olmak
to prison
hafif hapis cezası law imprisonment
in a minimum-security prison
hapis cezası
prison sentence
hapis cezası ilamı
mittimus
hapis cezası vermek
to send up
hapis cezasını çekmek
serve a sentence
hapis giymek/yemek
to be sentenced to prison
hapis hakkı
law right of retention
hapis yatmak
to serve a time in jail, be in prison
hapis yatmak
serve one's time
hapis yatmak
to be in prison, to serve time
hapis
custody
hapis
(Ticaret) sentence

His son is serving his sentence. - Onun oğlu hapis cezasını çekiyor.

Tom was sentenced to five days in jail and a year on probation for drunken driving. - Tom alkollü araba kullanmaktan beş gün hapis ve bir yıl göz hapsine mahkûm edildi.

hapis
(Askeri) inmate
hapis
bridewell
hapis
lock away
hapis
jail term
ağır hapis
penal servitude
ağır hapis cezası
imprisonment for five years or more
ağır hapis cezası
heavy imprisonment
hapis
durance
hapis
detention
katıksız hapis
mil . solitary confinement with bread and water as food
katıksız hapis
confinement on bread and water
müebbet hapis
(Hukuk) life sentence or life detention order
müebbet hapis
life imprisonment
müebbet hapis
law life sentence, life
müebbet hapis cezası
life sentence

Tom has been sentenced to three consecutive life sentences. - Tom üç müebbet hapis cezasına mahkum edildi.

Tom is serving a life sentence in prison. - Tom cezaevinde müebbet hapis cezasını çekiyor.

ömür boyu hapis
(Hukuk) life sentence, life detention order
ömür boyu hapis
life sentence

Tom was given a life sentence for killing a security guard. - Tom'a bir güvenlik görevlisini öldürdüğü için ömür boyu hapis cezası verildi.

The man was given a life sentence. - Adama ömür boyu hapis cezası verildi.

ömür boyu hapis
lifer
ömür boyu hapis
life imprisonment, life sentence
ömür boyu hapis cezası
law life sentence
hapi̇s