Polis, Tom'un kelepçesinin kilidini açtı.
- The policeman unlocked Tom's handcuffs.
Tom, Mary'nin onu kelepçeli görmesini istemedi.
- Tom didn't want Mary to see him in handcuffs.
Polis memuru Tom'un kelepçelerini çıkardı.
- The police officer removed Tom's handcuffs.
Biraz heyecan arıyordum bu yüzden kelepçeleri getirmeye karar verdim.
- I was looking for some excitement so I decided to bring the handcuffs.
Onlar Tom'u kelepçelemeye çalıştı.
- They tried to handcuff Tom.
Polis Tom'u kelepçeledi ve ona haklarını okudu.
- The police handcuffed Tom and read him his rights.
Ortodontist ona en az iki yıl süreyle pantolon askısına ihtiyacı olacağını söyledi.
- The orthodontist told him he'd need braces for at least two years.
Sanırım pantolon askısına ihtiyacım var.
- I think I need braces.
Polis memuru Tom'a kelepçe taktı.
- The police officer put handcuffs on Tom.
The stock plan really served as golden handcuffs for the executives.
Dang, I’m handcuffed by these regulations. I’d like to help but it’d be illegal.